Sie befinden Sich nicht im Netzwerk der Universität Paderborn. Der Zugriff auf elektronische Ressourcen ist gegebenenfalls nur via VPN oder Shibboleth (DFN-AAI) möglich. mehr Informationen...
Lateral Epikondilit Tedavisinde Kullanılan İki Farklı Splintin Klinik Ve Ultrasonografik Olarak Etkinliğinin Karşılaştırılması: Prospektif Randomize Kontrollü Bir Çalışma
Ort / Verlag
ProQuest Dissertations & Theses
Erscheinungsjahr
2023
Quelle
ProQuest Dissertations & Theses A&I
Beschreibungen/Notizen
Amaç: Bu çalışmanın amacı lateral epikondilit tedavisinde kullanılan iki farklı splint olan lateral epikondilit bandı (LEB) ve el bilek ekstansör splintinin (EBES) klinik ve ultrasonografik olarak etkinliğinin karşılaştırılmasıdır. Materyal ve Metod: Çalışmaya Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı polikliniğine subakut dönemde (<12 hafta) başvuran, klinik ile ultrasonografik bulgular neticesinde unilateral lateral epikondilit tanısı alan 159 hasta alındı. Üç gruba randomize edilen hastalardan birinci gruba LEB (n=53) ve ikinci gruba EBES (n=53) 6 hafta süreyle verildi. Üçüncü gruptaki hastalar ise bekle-ve-gör yaklaşımıyla (n=53) 6 hafta boyunca izlendi. Tüm hastalar tedavi öncesi, tedavi sonrası 3. hafta ve tedavi sonrası 6. haftada değerlendirildi. Değerlendirme parametreleri olarak hastaların demografik özellikleri, ağrı için istirahat, gece ve hareket sırasındaki vizüel analog skala (VAS) skorları, ağrı duyarlılığı için algometrik ölçümleri, el kavrama kuvveti için dinamometrik ölçümleri, fonksiyonel durum için Hasta Bazlı Tenisçi Dirseği Değerlendirmesi (PRTEE) skorları, analjezik kullanım sıklığı, splint kullanım memnuniyeti ve ultrasonografik değişiklikler için kapitellar ile radiokapitellar bölge maksimum tendon kalınlığı ölçümleri ve total ultrasonografi (USG) skalası skoru (hipoekojenite, neovaskülarite, heterojenite, kemik anormalliği) kullanıldı. Primer sonlanım noktası olarak 6. hafta USG değerlendirme parametreleri (maksimum tendon kalınlığı ve total ultrasonografi skalası skoru); sekonder sonlanım noktaları olarak 6. hafta PRTEE skorları, VAS skoru, el kavrama kuvveti ve ağrı duyarlılığı ölçümleri olarak belirlenmiştir. Bulgular: Çalışmaya katılan 159 (94 kadın ve 65 erkek) hastanın yaş ve semptom süresinin ortalama±standart sapmaları sırasıyla 46,86 ± 8,63 yıl ve 1,91 ± 0,84 ay idi. Gruplar arasında yaş, vücut kitle indeksi, atak öyküsü, dominant ve etkilenen taraf açısından anlamlı fark yoktu (p>0.05). Cinsiyet açısından gruplar arası anlamlı farklar mevcut olup EBES ix grubunda kadın hasta sayısı LEB grubuna göre anlamlı olarak daha fazlaydı (p<0.05). BekleGör grubunda diğer gruplara göre tekrarlı aktivite oranı ve travma öyküsü varlığı daha yüksekti (p<0.05). Hastaların semptom süresi LEB grubunda Bekle-Gör grubuna göre anlamlı olarak daha uzundu (p<0.05). Hastaların 6 haftalık takipleri sonucunda algometrik ölçümleri, VAS ve PRTEE skorlarında LEB ve EBES gruplarının Bekle-Gör grubuna göre üstünlüğü gösterilirken (p<0.05), maksimum tendon kalınlığı ölçümleri ve total USG skalası skorlarında üstünlüğü gösterilememiştir (p>0.05). Total USG skalası alt parametrelerinden yalnızca hipoekojenite skoru 6. haftada LEB grubunda Bekle-Gör grubuna göre anlamlı olarak daha düşüktü (p<0.05). Ayrıca el kavrama kuvveti ölçümleri ve memnuniyet değerlendirmesinde LEB grubunun EBES grubuna göre üstünlüğü saptandı (p<0.05). Bekle-Gör grubunda oral parasetamol tedavisi ihtiyacı her iki splint grubuna göre anlamlı olarak fazlaydı (p<0.05). Sonuç: Çalışmamızda her iki splintin (LEB ve EBES) 6 haftalık kullanımı ile subakut evre lateral epikondilit tedavisinde etkili yöntemler olduğu gösterilmiştir. LEB ve EBES’nin ağrı, fonksiyonel durum ve ağrı duyarlılığı ölçümlerine olan etkileri bekle-ve-gör yöntemine göre üstün olduğu gösterilirken, maksimum tendon kalınlığı ölçümleri ve total USG skalası skoru bakımından hipoekojenite skoru hariç üstünlüğü gösterilememiştir. Bununla birlikte LEB’nın EBES’e göre el kavrama kuvvetini ve memnuniyeti daha olumlu yönde etkilediği tespit edilmiştir.