Sie befinden Sich nicht im Netzwerk der Universität Paderborn. Der Zugriff auf elektronische Ressourcen ist gegebenenfalls nur via VPN oder Shibboleth (DFN-AAI) möglich. mehr Informationen...
Cumhuriyet ilahiyat dergisi, 2021-06, Vol.25 (1), p.173-194
2021
Volltextzugriff (PDF)

Details

Autor(en) / Beteiligte
Titel
İbn Sînâcı ve kartezyen ikiciliğe dair bir karşılaştırma
Ist Teil von
  • Cumhuriyet ilahiyat dergisi, 2021-06, Vol.25 (1), p.173-194
Ort / Verlag
Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Erscheinungsjahr
2021
Quelle
Alma/SFX Local Collection
Beschreibungen/Notizen
  • Günümüzde ruh-beden ikiciliği/düalizmi denilince akla gelen görüş Descartes’ın (öl. 1650) sistematize etmiş olduğu cevher ikiciliğidir. Adından da anlaşılacağı gibi cevher ikici-liği, iki farklı türde cevherin var olduğu imasında bulunur. Benzer şekilde İbn Sînâ (öl. 428/1037) da nefsin maddeden farklı türde bir cevher olduğunu ifade ederek bir tür cevher ikiciliği benimsemişse de onun ikiciliği Descartes’ınkinden önemli açılardan ayrılmaktadır. Bu önemli ayrılığın, her iki düşüncenin de bambaşka geleneklere ait olmalarından kaynaklan-dığı söylenebilir. İbn Sînâ’nın ikiciliği Aristocu hilomorfizmin izlerini taşırken, Kartezyen dü-şünce ise Newton sonrası mekanik evren anlayışı üzerine inşa edilmiştir. Bu önemli fark, her iki filozofun ruh-beden anlayışını da derinden etkilemiştir. Bu çalışmanın amacı da farklı ge-leneklere bağlı olan bu filozofların ruh-beden bağlamındaki ikici anlayışları arasındaki temel ayrılıkları açığa çıkarmaktır. Böylelikle İbn Sînâcı bir düalizmin çağdaş zihin felsefesi açısın-dan nerede durduğu da daha açık bir hale gelecektir. Bu bağlamda, burada üzerinde durula-cak ilk soru, her iki filozofun da insanın gayri-maddi cevheri ile kastettikleri şeyin aynı olup olmadığıdır. Bu sorunun cevabı olumsuzdur. Yani İbn Sînâ ve Descartes’ın gayri-maddi cev-here atfettikleri işlevler, birbirinden oldukça farklıdır. Descartes’a göre, ruh, aslında zihinle özdeştir. Zira o, ruhu, özü düşünmek olan cevher şeklinde tarif eder. Descartes’ın düşünme ile kastettiği şey, yalnızca teorik düşünme tarzı değildir. Aynı zamanda o, çağdaş zihin felse-fesinde qualia olarak da isimlendirilen, fenomenal bilinci yani bilinçli deneyimleri de kapsa-maktadır. Dolayısıyla, Kartezyen geleneğe göre ruh/zihin (gayri-maddi cevher) ile beden ara-sındaki temel ayrım, fenomenal bilinçtir. Bir şey, ancak ve ancak fenomenal bilince sahip ola-biliyorsa ruhanidir. Oysa İbn Sînâ, günümüz Kartezyen düalist geleneğin ruha atfettiği en te-mel işlev olan fenomenal bilinci, gayri-maddi cevherin temel işlevi olarak görmemektedir. Di-ğer bir ifadeyle, ona göre, insan nefsinin asıl işlevi hissetmek/deneyimlemek veya fenomenal bilinç sahibi olmak değildir. Zira bu tür işlevleri, gayri-maddi bir cevhere sahip olmayan hay-vanlar da yerine getirebilmektedir. İbn Sînâ’ya göre, insan nefsinin asıl işlevi, teorik veya tü-mel düşünmek ve öz-bilinçtir. Bu sebeple İbn Sînâ, maddi bir cevherin de fenomenal bilince sahip olabileceğini düşünmüştür. Bu ayrımın en net görülebileceği yerlerden biri de söz ko-nusu iki filozofun hayvan ruhları hakkındaki düşünceleridir. Her iki filozof da hayvanların, maddi bedenlerine ek olarak gayri-maddi bir cevhere daha sahip olmadıklarını öne sürerler. Ancak bu durum, bir filozof için (Descartes) hayvanların bilinçsiz birer otomat oldukları an-lamına gelirken, diğeri için ise böyle bir şey ifade etmez. Zira İbn Sînâ’ya göre, bilinç veya his sahibi olmak için gayri-maddi bir cevher gerekli değildir. Oysa Descartes’a göre, bir varlığın bilinçli ya da his sahibi olabilmesi, onun gayri-maddi bir cevhere sahip olmasını gerektirir. Hayvanlarda da bu türden (cevhersel) ruhlar olmadığından, Descartes, onları bilinçsiz birer robot olarak görmüştür. Yine aynı hususun gözlemlenebileceği diğer bir nokta da İbn Sînâ’nın, insandaki gayri-maddi cevheri kanıtlamak için öne sürdüğü bir argümandır. Bu argümana göre, gayri-maddi cevherin varlığı, insanın tümel bilgilere erişimi için gereklidir, bilinç sahibi olmak için değil. Oysa Kartezyen gelenek içerisinde kullanılan ve “bilincin birliği argümanı” olarak isimlendirilen argümana göre, gayri-maddi cevherin varlığı, (bilginin değil) bilincin birliği için gereklidir. Elinizdeki çalışma, İbn Sînâ ve Descartes’ın ikiciliğindeki bu tür farklı-lıklar üzerine odaklanmaktadır. Bu farkları açığa çıkarmak için şu iki nokta üzerinden hare-ket edilecektir: Hayvanların bilinçli olup olmadıkları meselesi ve İbn Sînâ’nın yukarıda bahsi geçen argümanı. Zira her iki filozofun da bu iki meseleyi ele alışındaki farklılıklar, onların ikici anlayışlarındaki temel farkları ortaya koymamız için bize yol gösterecektir. Bu çalışmada, özellikle bu iki mesele üzerinden, İbn Sînâ ile Descartes’ın ruh-beden bağlamındaki ikici an-layışlarının radikal bir biçimde birbirinden farklı olduğu iddia edilecektir.
Sprache
Türkisch; Englisch
Identifikatoren
ISSN: 2528-9861
eISSN: 2528-987X
DOI: 10.18505/cuid.860096
Titel-ID: cdi_doaj_primary_oai_doaj_org_article_09fe97bd47b842eb8d223469fdcfc5df

Weiterführende Literatur

Empfehlungen zum selben Thema automatisch vorgeschlagen von bX